16 Ekim 2019
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı tarafından düzenlenen “Doğa Eğitimi ve Sürdürülebilir Çevre Uygulamaları” sempozyumu Haliç Yerleşkesi’nde yoğun bir ilgiyle gerçekleştirildi.
Erken çocukluk yıllarında doğa eğitimi uygulamalarının yurt içi ve yurt dışı örnekleri, doğanın eğitsel içeriklere dâhil edilmesinin önemi ve çocuk edebiyatı yayınlarında doğa temalı içeriklerin niteliği konularında fikir alışverişlerinin yapıldığı sempozyumda; orman kâşifi, kompost yapımı, baharat ve duyu aktivitesi gibi çeşitli atölyeler de düzenlendi.
Akademisyenler, eğitim uzmanları ve yazarlar, erken çocukluk döneminde doğa eğitimi uygulamaları, Türkiye’de ve dünyada doğa eğitimi konusunda yapılanlar, çocuk edebiyatı yayınlarında doğanın işleniş biçimlerini temel alarak; fikirlerini, önerilerini ve çalışmalarını anlattı. Meslek Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İlhami Danış’ın açılış konuşmasıyla başlayan sempozyumda; Gaye Amus, Dr. Deniz Kahriman Pamuk, Dr. Firdevs Burçak, Banu Binbaşaran, Yasemin Şahin, Kübra Kara, Sima Özkan ve Dr. Fatih Dikmen’in konuşmacı olarak yer aldı.
“Çocuklar doğayla temas etmeli”
Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Program Başkanı Öğr. Gör. Banu Akbaş, doğanın çocuğun hayatına dâhil edilmesi gerektiğini söyleyerek, “Her yaş grubundan çocuk doğada vakit geçirmeli ve doğayla temas etmelidir. Açık havada eğitim almak çocuğun gelişimini olumlu yönde destekler.” dedi.
Doğa eğitiminin çocuğun hayatındaki önemine değinmek üzere yola çıktıklarını söyleyen Akbaş, “Etkinlikte doğa ve ekoloji tabanlı öğretim modellerinin ve açık havada eğitim görmenin çocuğun hayatındaki önemine değineceğiz. İçinde yaşadığımız ekosisteminin en önemli parçalarından bir tanesi insan. İnsan, ekosistemden hem etkilenen hem de ekosistemi etkileyen bir varlık, tıpkı diğer canlılar gibi. Tek bir farkla, insan iyiyi ya da kötüyü seçebilecek bir bilince sahip. Doğayla gerçekten bağlantı kurabilen nesillerin yetişebilmesi için insanların bu iyiyi tercih edecek bir farkındalık düzeyine sahip olmaları için adım atıyoruz. Hem eğitsel faaliyetler yürütmek hem de doğayı daha adil ve yaşanılabilir kılmak için çabalıyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Doğadan parçaları ev ortamına taşıyabiliriz”
Çocukların doğayla bağ kurmalarının gelişimleri üzerinde büyük etkileri olduğunu kaydeden Akbaş, “Çocukların doğanın içinde bulunmalarını ve doğayla bağ kurmalarını sağlamalıyız. Modern hayat, doğayla içe içe olan yaşantıyı çocuğun hayatından aldı. Artık betonarme binaların içine sıkışmış çocuklarla muhatap oluyoruz. Haliyle metropol içinde yaşayan bir çocuğun doğa ile bağ kuracağı alanlar da büyük çoğunlukta tahrip edilmiş durumda. Fakat bu bağın kurulması için evin içinde ya da balkonunda yapılacak çalışmalarla yoksunluğun giderilmesini sağlayabiliriz. Örneğin evlerin balkonunda permakültür uygulamaları yapılarak ekosisteme ait bazı parçaların ev ortamına taşınması sağlanabilir. Yine okul öncesi eğitim kurumlarında doğa ve ekoloji tabanlı çalışmalar yapılarak iç ve dış mekânda çocuğun bağ kurabileceği ve gözlem yapabileceği ekosistemler yaratılabilir.” diye konuştu.
Her yaş grubundan çocuğun doğanın içinde olması gerektiğini söyleyen Akbaş, “Açık havada eğitim almak çocuğun gelişimini destekler. Çocuk, hızla gelişip, değişen ve yaşam boyu süren serüvenin içerisindedir. Bu gelişim ve değişim sürecinde doğa çocuğun bütün gelişim alanlarını destekleyen pek çok fırsat sunan zengin kaynaklardan biri. Doğanın içinde olduğunuzda sizi kucaklıyor ve mevcudiyetini sunuyor. Bu atmosfer çocuğun dünyayla kendi bütünlüğünü sağlaması ve kendilik bilincini oluşturması açısından çok önemlidir. Her yaş grubundan çocuk günün belirli bir bölümünde doğada vakit geçirmeli ve doğa ile temas etmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.